Eskiler de bir deyim vardı 7 göbek İstanbulluyuz…Şimdilerde araştırsanız sorsanız kaç kişi o kadar eski İstanbulludur.
1453’de Fatih Sultan Mehmet tarafından Türklerin yaşam topraklarına katılan ve o dönemlerde Rum, Ermeni, Süryani, Hristiyan, Müslüman halkın birlikte mutlu bir şekilde yaşadıkları topraklarda artık Anadolu’dan göç eden her şehirden gelen kişiler yaşamlarını sürdürüyor. Ve hepsi kendi kültürlerini İstanbul’daki yaşamlarında devam ettiriyor. Şimdi bu göç eden bunca halk İstanbullu mudur. İstanbul’da yaşayan mıdır. Örnek verelim zaman içinde Ülkemize milyonlarca mülteciler geldi. Yıllardır ülkemizde misafir veya vatandaş olarak yaşıyorlar. Şimdi hepsi vatandaşımız. Hal böyle olunca tabii evlendiler çoluk çocuk sahibi oldular ve İstanbul’da doğdular. Doğum yerleri İstanbul ama kökleri başka … Yani kültürleri, yaşam kaliteleri hep o yerlerin izlerini taşıyor. Bu yazımı neden yazdım.. Son yıllarda almış başını İstanbullular şöyle İstanbullular böyle.. Siz gerçekten İstanbullu birinin sahilde mangal yaptığı görebilir misiniz?? Veya donla denize girdiğini, hadi bunları geçtim, piknik olarak sahillerde canım yemyeşil parkları seçtiklerini, pisliklerini çöpe değil de poşetle (oda belki) sağa sola attıklarını, otobanda piknik yaptıklarını görebilir misiniz… Herhangi bir sırada kavga çıkarıp küfür kavga ellerinde odunla daldıklarını, kedilere köpeklere, kadınlara, çocuklara tecavüz edip öldürdüklerini görebilir misiniz? Daha sayamadığım binlerce şey içinde gerçek 1 tane İstanbullu görebilir misiniz veya İstanbul kültürünü benimsemiş onu kabul etmiş sindirmiş ve yaşamının içine almış birini görebilir misiniz?? Tüm sorulara cevabımız Kocaman bir HAYIR… Ama siz Nişantaşında, Fenerbahçe de Dalyan’da Bağdat Caddesinde, Ortakent’te Boğaz’da Adalarda Modalarda, Bebek Tarabya sahillerinde bir gezdiğinizde o güzelliklere rastlarsınız.. Şık insanlar şık konuşmalar saygılı gençler hayvanseverler, insan doğa severler, yaşam sevenlerle doludur oralar cıvıl cıvıldır. Mis gibi parfüm ve deniz kokan güzelim İstanbul’un güzel insanlarıdır. İşte 20 milyonda belki de birkaç milyon insan bu kriterlere uymaktadır ve onlar gerçekten İstanbulludur. İstanbulluyum demeyi hak ediyordur…Kültürünü biliyor sahip çıkıyordur.. Hayatında bir yada birkaç kez adaya gitmiştir. Aya yorgiye çıkmış, Eyüp Sultanı ziyaret etmiştir. Koço da balık yemiş yine Moda’da Ali’den dondurma için sıraya girmiştir. Ortakentte simit çay keyfi yapmıştır. Çıtayı biraz yükseltirsek Angelique gidip bir drink almıştır. Kuruçeşme Zihni’den denize karşı içkisini yudumlamıştır. Sarıyer’de börek sahilde balık yemiştir. Kanlıca da yoğurt Beykozda balık yemiştir… Sedef adasından denize girmiştir. Kalamışta Divan’a gitmiş, mekanlarda oturup sohbet etmiştir. Bağdat caddesinden alışveriş yapmış Nişantaşında arkadaşları ile buluşmuştur. Divan, Osman, Pelit, Manolya Pastanelerinden birinden çikolatalı, framboğazlı bir pasta yemiştir. İnciden profiteröl yemiştir. Eskilerden bebek çay bahçesinde çay içmiş MFÖ ile selamlaşmıştır. Bebek Otel’de bir kez güneşin batışını izlemiştir. Atatürk Kültür Merkezindeki gösterilere gitmiş Opera, Bale, izlemiştir. Harbiye açık hava’da Tarkanı, Sertabı, izlemiştir. Stadyum konserlerine de gitmiştir. Madonnayı, Sting’i ve onlarca sanatçıyı binlerce kişi ile birlikte canlı izleme heyecanını yaşamıştır. Lig maçlarına da gitmiştir.. Formula 1 yarışlarına da, işte İstanbullu olmak böyle bir şeydir. Günümüzde değişen teknoloji ile belki daha da fazla etkinlikler olsa da eskiler bunlardan birkaçını mutlaka yapmıştır. Şimdi de kendi çocuklarına bunları anlatıyor ve belki de beraber yaşıyorlar…..Bir de çoğu gerçek İstanbullular artık İstanbul’da yaşamıyorlar ne yazık ki. Tekirdağ’dan başlayıp Ege, Akdeniz sahillerine serpildiler ve oralarda yaşamlarına devam ediyorlar. İstanbul kimlere mi kaldı?? Onu da haberleri izleyip görün benim dilim varmıyor anlatmaya elim varmıyor yazmaya…Ve lütfen artık 34 plaka gördüğünüzde İstanbullulara laf atmayın……
gülay ece harmandaoğlu