İstanbul, dünya gastronomi sahnesinin yıldız isimlerinden birini ağırladı. Michelin yıldızlı Hide London restoranının baş şefi Josh Angus, 21 ve 22 Ekim tarihlerinde Etiler’deki Inari Piku’da düzenlenen özel bir akşam yemeği serisiyle şehre damgasını vurdu.
Japon mutfağının inceliklerini İngiliz mutfak tekniğiyle ustaca harmanlayan Angus, İstanbul’un rafine lezzet tutkunlarına unutulmaz bir gastronomi deneyimi yaşattı. Etkinlik, gurme yazarları, gastronomi dünyasının önemli isimleri, cemiyet hayatından konukları ve lezzet tutkunlarını aynı masada buluşturdu.
İki gece boyunca servis edilen menüde, yerel malzemelerin ustaca işlendiği yaratıcı tabaklar dikkat çekti. Akşam yemeği, Latin Çiçeği Böreğinin hafif ve ferah açılışıyla başladı. Ardından gelen Konfi Kalamar Tartalet, Angus’un deniz ürünlerine olan hâkimiyetini gözler önüne serdi. Menü ilerledikçe, çıtır uykuluk ve balkabağı kombinasyonu, alışılmışın dışında ama dengeli bir lezzet uyumu sundu.
Tatlı ve tuzlunun dengesiyle oynayan kavun ve beyaz peynir eşleşmesi, damakta yumuşak bir geçiş yaratırken, salamura gül yaprakları, karabiber ve istiridye sosuyla sunulan karides kadayıf sofistike bir lezzet katmanı oluşturdu. Gecenin sıcak tabaklarında yer alan konro ızgarasında pişirilen alabalık, füme tereyağı, brokoli ve kaffir limonuyla birlikte servis edilerek Uzak Doğu’nun aromatik dünyasına gönderme yaptı.
Ana yemek olarak sunulan barbekü dana kaburga, tane yeşil biber sosu, labne ve kırmızı biberle hem görsel hem de tat olarak zirveye çıktı. Yemeğin sonuna yaklaşırken, yeşil incir, incir yaprağı ve kuzukulağı ile hazırlanan özgün bir tabak geceye hafiflik katarken, finalde sunulan sıcak çikolatalı tart, hojicha karamel ve miso dondurma üçlüsü, klasik tatlı algısına çağdaş ve Uzak Doğulu bir yorum getirdi.
Josh Angus’un bu özel menüsü, hem Inari Piku’nun modern Japon mutfağına olan sadakatini hem de uluslararası iş birliklerine açıklığını başarıyla yansıttı. Enerjik atmosferi, zarif sunumları ve sınırları aşan lezzet anlayışıyla Inari Piku, İstanbul’un gastronomi haritasında bir kez daha kendine özel bir yer açtı.
Katılımın sınırlı olduğu bu özel iki gece, sadece bir yeme içme deneyimi değil, aynı zamanda kültürlerin ve mutfakların buluştuğu bir şölen olarak hafızalarda yer etti.